Artık nur topu gibi bir sorunumuz var; Sosyal Medya | Kovara Deng | DENG Dergisi
Kapat

Artık nur topu gibi bir sorunumuz var; Sosyal Medya

YazarResmi

Çağımız iletişim çağı. Bilim, bilgi ve teknoloji alanında yaşanan hiçbir gelişme iletişim alanında yaşanan gelişmenin hızına yetişemiyor. İletişim alanında yaşanan baş döndürücü gelişmeler insanlar arası ilişkileri hızla değiştiriyor, ona yeni biçimler kazandırıyor, yeni sosyal ağların oluşumuna imkân sunuyor.

İletişim alanındaki söz konusu gelişmeler, yeni nesillerin yaşam tarzlarını, sosyal ve kültürel gelişimlerini de derinden etkiliyor. İnsanların norm, değer, ölçü ve ahlak gibi kavramlara yükledikleri anlamları değiştiriyor.

İnternet sayesinde insanlar eskiden zor ulaştıkları bilgi kaynaklarına şimdi bir çırpıda erişim sağlayabiliyor. Mevcut iletişim çağında bilgiye hem kolay hem de fazla bir maliyet ödenmeden ulaşmak mümkün. Konunun uzmanları bu durumu bilginin demokratikleşmesi olarak nitelendiriyorlar. Çünkü bilgiye ulaşmak bakımından artık ekonomik ve sınıfsal ayrıcalığın fazla bir önemi kalmadı. Bu konuda insanlar arasında görece bir eşitlik sağlanmış durumda.

Öte yandan bilgiye erişim konusunda eşitlenmiş insanların toplumsal sorunlar ve ülke yönetimi vb. konularda da daha etkin bir katılım sağlayacakları öngörülebilir. Başka bir ifade ile bilgiye erişimin kolaylaşması insanların daha bilinçli davranacakları ve yurttaşlık yükümlülüklerini yerine getirmekte daha sorumlu davranacakları varsayılıyor.

İletişim çağının en önemli sonuçlarından birisi de sosyal medya olarak karşımıza çıkıyor.

Sosyal medya hayatımızın gerçeği

Sosyal medya artık hayatımızın önemli bir gerçeği. Zamanımızın çoğunu sosyal medyada gezinerek geçiriyoruz. Sosyal medya sayesinde birçok gelişmeden anında haberdar oluyoruz. Yakınlarımız ve dostlarımızın iş hayatı, günlük uğraşları, sağlık ve ölüm gibi durumları hakkında bilgi ediniyoruz. (En çok da ölüm haberleri ... Neredeyse bir ölüm ilanı panosuna dönüşmüş olan facebook ortamı insanın içini karartıyor!)

Sosyal medya platformu sadece bilgi edinmek için değil, sosyal iletişimin de önemli mecrasına dönüşmüş durumda. Geçmişte insanlar başkalarıyla iletişimi yüz yüze, telefon ve mektup ile sağlarken bu ihtiyaç artık sosyal medya üzerinden çok kolay gerçekleştiriliyor. Çağımızın hızlanan hayat koşulları içinde her şeye ve herkesle birebir temas mümkün olmadığı için sosyal medya söz konusu iletişim ihtiyacını bir ölçüde karşılayabiliyor.

Sosyal medyanın demokratikleştirici etkisi

Sosyal medyanın en önemli sonuçlarından birisi, içine kapanık ve toplumsal alana katılımdan uzak milyonlarca insanı toplumsal iletişim ağlarının içine katılabiliyor olması. Örneğin biraz okuma yazması olan herkes günümüzde artık sosyal medya üzerinden kendini ifade ediyor, değişik konulara ilişkin görüşlerini belirtiyor, sosyal ve toplumsal süreçlere ilişkin tutum belirliyor. Böylece en düşük eğitim, kültür ve ekonomik koşullara sahip insanlar bile eşit insanlar olarak sosyal medya platformlarında boy gösterebiliyor. Bir insanın her hangi bir sosyal platformda söz söyleyebilecek durumda olması, kendini ifade edebilmesi kuşku yok ki kendine olan güvenini artırır ve yurttaşlık duygusunu geliştirir.  Başka bir ifade normal koşullarda yok sayılan ve esamesi okunmayan milyonlarca insan sosyal medya platformları sayesinde görünür oluyor ve toplumsal sürece bir biçimde katılma imkanı buluyor. Bu durumun toplumda demokratikleştirici ve katılımcı sonuçlar doğurduğuna kuşku yok.

Her şeyin bir sınır var ama

Bilim, bilgi ve teknoloji alanında yaşanan her gelişmede olduğu gibi, iletişim alanındaki hızlı gelişmelerin de yol açtığı yan etkiler ve olumsuz sonuçlar var.

Örneğin internet sayesinde sınırsız bilgiye anında ve maliyet ödenmeden ulaşılabiliyor. Peki internet üzerinden ulaşılan bilgilerin doğruluğunu nasıl ölçeceğiz, ya da internette ulaşılan bilgilerden doğru ile yanlış olanı nasıl birbirinden ayıracağız? İnternet ortamında sınırsız denilebilecek bilgi materyalleri var. Orada hem doğru hem yanlış, hem işe yarar hem kafa karıştırıcı, hem yol gösterici hem manipüle edici sayısız veri ve bilgi kaynağı bulunuyor. Dolayısıyla internet çağında bilgiye ulaşmak kolay olduğu kadar, ulaştığımız bilginin doğruluğunu test etmek o kadar da kolay değil.

Bu koşullarda internette herhangi bir bilgi kaynağından faydalanmak için o konuda asgari bilgi sahibi olmak gerekir. İhtiyaç duyduğumuz bilgi kaynağı konusunda, doğru ile yanlışı az çok kıyaslayabilecek derecede meseleye vakıf olmamız gerekir.  Aksi halde bilgiye ulaşayım derken daha çok kafa karışıklığına sürüklenmemiz, yalan yanlış bilgi kırıntılarıyla rotamızı tümüyle şaşırmamız işten değil.

Sorun tam da bu noktadan sonra başlıyor; doz ve denge meselesi. İlaç ve zehir arasındaki farkın doz olduğunu biliyoruz.

Dikkat edin; sosyal medya, internet ortamında elde ettiği bölük pörçük bilgilerle her konuda ahkam kesen tiplerle dolu. Söz konusu tiplerin bilmediği hiçbir şey yok. O tür kişiler internet ortamında edindikleri bilgi kırıntılarıyla, tedavi için gittikleri doktorlara akıl verecek kadar doktor kesiliyorlar. Çocuklarını teslim ettikleri öğretmenlere ders veriyorlar, her konuda söz söyleyecek denli kendilerini yetkin sayıyorlar. Onlar her şeyi ve herkesten daha çok biliyorlar!

Elbette bu haddini bilmezlik durumu insanlar arasındaki sosyal, kültürel ve moral değerlerin aşınmasına ve toplumsal yaşamdaki ahenk ve saygının yok olmasına yol açıyor.

Mevlana’ya sormuşlar; O kadar okursun, o kadar yazarsın, sen ne bilirsin?

Mevlana’nın cevabı kısa ve nettir; ben haddimi bilirim.

Haddini bilmek, neyi bilmediğini bilmek insan olmanın ilk basamağıdır. Neyi bilmediğini bilmek, her şeyin başında tevazu gerektirir. Çünkü neyi bilmediği bilmeyen birinin yeni bir şey öğrenmesine gerek yok.  Her şeyi bilen birinin başkasıyla diyalog kurmasına, başkasıyla konuşmasına, başkasını dinlemesine ne hacet

Sosyal medyadaki şarlatanlık furyası  

Önce şunun altını çizelim; sosyal medya üzerinde sağlanan iletişim hiçbir zaman yüz yüze görüşmenin verdiği sahiciliği ve gerçekliği vermiyor. Sosyal medya üzerinde kurulan ilişkiler her zaman soğuk, ruhsuz ve mekanik kalıyor

Ancak esas sorun bu değil.

Sosyal medya platformu, insanları sosyalleştirdiği kadar,  hızla yozlaştırıcı bir mecraya dönüşüyor. Sosyal medya giderek haddini bilmeyen şarlatanların cirit attığı bir platform halini aldı. Bu durum insanlar arasındaki ilişkilerde saygı, mesafe, değer, denge ölçüsünü hızla ortadan kaldırıyor.

Günlük hayatta karşınıza çıkıp iki laf söyleme cesaretine sahip olmayan, gözlerinizin içine bakamayacak özgüvenden yoksun tipler, bir bakıyorsunuz sosyal üzerinden size olmadık saldırılarda bulunuyor.

Söz konusu kişiler bir anda bütün insani değerlerin, dostlukların, ortak değerlerin sınırlayıcı ve dengeleyici ağırlığını unutarak pervasızca hakaret ediyorlar.

Örneğin sosyal medya üzerinden herkese verip veriştirenlerin kaçı, orada söylediklerini söz gelimi hedef kişi ya da kişilerin yüzüne söyleyebilir?

Çünkü sosyal medya, sınırların, ölçülerin, değerlerin olmadığı bir platform olarak algılanıyor. Onun için söz konusu şarlatan tipler olur olmaz her konuda, her kese ve her şeyi söyleme hakkı kendinde buluyorlar.

Onlar için insan olmak, Kürt olmak, kadın olmak, özgürlük için bedel ödemiş olmak, geçmişte ortak hatıralara sahip olmak; bunların hiç birinin değeri yok. Tam bir değersizlik, normsuzluk, ahlaksızlık hali… Çöküntü ve çürümüşlüğün dip noktası...

Söz konusu tiplerin bazı güçler tarafından kullanılması ya da patolojik nedenlerle böyle yapmaları durumu değiştirmiyor.  Son tahlilde bunlar toplum için bir tehlike.

Farkında mıyız, bu durum zaten yeterince zayıf olan toplumsal yapımızı içten içe çürütüyor.

Halk olarak yapmamız gereken şey ortak değerler, ortak umutlar ve ortak hedefler etrafında daha güçlü ve dayanıklı bir toplumsal bünyeyi inşa etmek olmalıdır. Oysa sosyal medyadaki söz konusu denge, denetleme ve oran yoksunluğu ortak değer ve bağlarımızı hızla çürütüyor.

Çok geç olmadan bu konuda bir yol yordam bulmak zorundayız. Bizi birbirimize bağlayacak, ortak değerler etrafında ortak duygular yaratacak ve toplum olma payesine erişmemizi sağlayacak ortak bir duruş üretmek için kafa yormamız gerekir.

Bu konuyu yazmaya devam edeceğim.

11.08.2023