
Barzani Enfalı’nın 41. yıldönümü, HAMAS liderlerinden İsmail Haniyye’nin İran’da suikastte uğraması ve Şengal jenosidinin 10. yıldönümü peşpeşe geldiler ve özellikle Kürd İslami çevrelerin bu gelişmelere yönelik gösterdiği tavır onlar için turnusol kağıdı görevini gördü. Öncelikle başlıktaki “Müslümanlar”dan kastım tüm Müslümanlar değil. Tüm Müslümanları bir görmüyorum ve Müslümanların tornadan çıkmışcasına aynı ve tek tip olmadıklarının da bilincindeyim. Müslüman camia da ötekiler gibi çok sesli ve çok renkli. Ayrıca biliyorum ve şahidim, Şengal’den kaçan Êzidilere başta Dihok olmak Behdinan bölgesinde halk yardıma koştu. Bölgedeki camiler kapılarını Êzidilere açtılar. Din adamları, halkı kapılarını Êzidilere açmaya, kan ihtiyacı olan Êzidiler için kan bağışı çağrısında bulundular, vb.. Ama özellikle Türk İslamcılarıyla Kuzey Kürdistan’daki bazı islami guruplar için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımı, binlerce çocuk ve kadını katletmesi, Gazze halkını açlığa- susuzluğu mahkum etmesi kabul edilemez, karşı çıkılmalı ve en sert şekilde protesto edilmeli, ki yukarıda adını andığım çevreler de haklı olarak tepki gösteriyorlar. Hemen hergün Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sokaklara çıkıyorlar, halkı İsrail’e karşı cihada, şehid olmaya çağırıyorlar... İsmail Haniyye’nin suikastında da benzeri gelişmeler oldu. Haniyye’nin Peşmergeyi “çete olarak” tanıtması, Saddam’a ve rejimine olan özlemini dile getirmesi bir yana. Kuşkusuz Haniyye’nin suikast sonucu öldürülmesi kabul edilemez, mahkûm edilmeli. İsrail’in yaptığı tam bir devlet terörü ve karşı çıkılması gerekiyor. Adını andığım kesimler Haniyye’nin öldürülmesini protesto etmek için de sokaklara çıktılar, cihad çağrıları yaptılar, Haniyye’nin intikamını alacaklarını, Gazze’ye gidip şehid olmak istediklerini haykırdılar... Ama sözkonusu kesimler ne Barzanilerin Enfalinin ne de Şengal jenosidinin yıldönümlerine ilişkin olarak tek bir kelime etmediler. Türk İslami kesimlerin, katledilenler Kürd oldukları için sevindiklerine kalıbı basarım. Ama Gazze ve Haniyye için sokağa inen, Kürdistan’ın birçok kentinde eylemler düzenleyen Kürd islami kesimlerin ve HUDA PAR’ın bu konularda tek bir cümle kurmamalarını anlamıyorum. Behdinan bölgesinde Ezidi kardeşlerine kapılarını açan dindar Kürdlerin inandığı İslam ile bunların İslami farklı mı? Bizimkiler ümmetin gönül hamalları mı? “Kol kırılır ümmetin içinde kalır” mı diyorlar? Kimliğine bakmaksızın mazlumun yanında olmayı, zalime karşı çıkmayı inançlarının gereği olarak görmüyorlar mı yoksa? “Tamam IŞİD ve BAAS diktatörlüğü kötüler ama netice itibarıyle Müslümandırlar, ümmetin bir parçasıdırlar” diye mi düşünüyorlar... “Herşeyin hayırlısı” derler ya. Galiba bizim “siyasi islamcının hayırlısı” dememiz gerekiyor... Not: Bu yazıyı yazmadan önce HUDA PAR’ın sosyal medya hesaplarını taradım. Şengal Jenosidinin yıldönümüne ilişkin tek bir cümleye rastlamadım. Gözümden kaçmış olabilir. HUDA PAR’lı dostlar gösterirlerse kendilerindan özür dilemek boynumun borcu olur.