Köle gibi eğitilenler, köle gibi yönetilebilirler ancak. Goerge Bernard Shaw
Yazının başlığında kullandığım cümle nedeniyle alan nedir sorusuna yanıt aramakta yarar görüyorum. Hemen belirtmeliyim ki buradaki alan, bir konu ya da çalışma çevresi amacıyla ele alınmaktadır. Alan açmak ise, genişlik sağlamak, ilgi göstermek, bir çevre yahut konu üzerine eğilmek, siyaseten sağa ya da sola açılmak veya başka gruplara, toplumsal kesimlere dönük hedef kitle değişiklikleri yapmak hatta yapabilmek manasında kullanılmıştır. Başka bir deyişle siyaset alanı, siyaset yelpazesinin en solundan en sağına kadarki geniş ve geçişken alandır. Hem dinamik hem kaygan hem de nispetten açık ve geniş olan bu alanda partiler, solun solundan başlayarak solun ortası (merkez sol), solun sağına; oradan da sağın solu, sağın ortası (merkez sağ), sağın sağına dek değişim ve eğilim gösteren bir eksen üzerinde siyaset üretebilmektedir. Ortanın sağı, ortanın solu gibi tanımlamalar, aynı zamanda siyaset yelpazesine göre partilerin konumlandığı yeri göstermektedir.
Siyaset yelpazesi böyle net görünse de siyasetin kendisi, önceden kestirilemeyecek kadar çok karmaşıktır ve kaygan bir zeminde hayat sürer. Düz, açık ve geniş alanda yaşadığı varsayılan siyasetin pratiği oldukça girifttir. Tek bir çizgide ve geçişken olması nedeniyle hem çapraşıktır hem kendisine uzak ve yakın uçlarla iç içedir. Bu yüzden de pek çok tanımı, çok sayıda aşçının aynı yemeği farklı biçimlerde izahı gibi sayısız tarifleri vardır. Yine de siyasetin en belirgin tanımı ve tarafı; kamu alanını düzenleme, kamusal alana dair olanlar hakkında fikir söyleyebilme ve bu fikirleri hayata geçirebilme fırsatını bulmak, değiştirme ve dönüştürme gücünü elde etmektir. Aynı zamanda ortak idealleri olan ve belirli bir fikir ekseninde birleşenlerin benzer istem ve iradesidir. Bu mana nedeniyle siyasetin bir anlamı da şudur: Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.
Pek çok farklı yoruma konu olan siyasetin sözlük anlamı da şudur: Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa. Başkalaşmaya ve başkalaştırmaya müsait olan siyasetin bir anlamı daha var: Davranış biçimi, düşünce yapısı. Konu siyaset olunca ona birbirinden farklı anlamlar yüklemek kolay oluyor: Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme de siyasetin, kimilerince kabul gören tanımlarından biridir. Halk kesimlerinin algısına göre bu sonuncusu, siyasete belki de en yakın duran, ona en çok uyan, siyaset sahnesinde en fazla uygulanan tanımdır.
Etimolojik ve kavram olarak buradan oraya eğdirilip büktürülse bile insanlık tarihi bakımından hayli eski olan siyaset, site yönetiminden ülke yönetimine kadarki yönetim aşamalarının ardına kadar açık tutulan ve genel kabul gören yegâne demokratik yoludur. İnsanlığın ortak deneyimlerinden süzülerek bugünlere kadar gelen, insanlığın ortak havuz ve hafızasında hak ettiği yeri bulan siyaset, aleyhine dillendirilen onca şeye rağmen toplumsal, bölgesel ve uluslararası sorunların çözümündeki altın yol yahut en temel yol olmaya devam ediyor. Öte yandan bütün bu tanımlamalara rağmen denebilir ki kaybederken de, kazanırken de insanları aynı saflarda tutma gücü olan nadir şeylerden biridir siyaset. Öyle ki siyasette, önceden garanti edilmiş hiçbir şey ve hiçbir vaat yoktur. O, insanları kabaca tabirle açık ve belli çıkar ortaklığı olmadan da bir arada tutan sihirli bir güçtür. Kim bilir belki de bir efsundur.
Siyasetin dinamik ve esnek yapısı nedeniyle kitleler yönünden siyaseti izlemek ve siyaset alanına girip çıkmak ya da bir partinin hedef kitlesi olmayı kabul veya ret etmek çok kolaydır. Elbette bunun sırı düz, açık ve geniş zeminde yapılan siyasettir. Zira açık alanda faaliyet gösteren partilerin uyguladıkları politikayı gözlemek ve partileri denetlemek söz konusu zeminle daha çok olanaklı hale geliyor. Öyle ki bu açık zeminin fırsatlarından dolayı bazen de kitleler, daha kötüsü olmaz diyerek yıllarca destek verdikleri partilerden, hükümet edenlerden kolayca vazgeçebiliyorlar. Yüzergezer denilen oyların kudreti ve cazibesi bundandır.
Gerçekte üstyapı kurumu olan, eğitim kurumu gibi altyapıyla arasında kopmaz ve sarsılmaz bağlar bulunan siyaset, pek çok alanla esnek ya da katı-sert ilişki içindedir. Bunlardan belirgin olanlara, özellikle siyasette yeni alan açmak konusunun iyi anlaşılmasına katkı sunanlara kısaca değinmekte yarar var.
Merkez çevre ilişkisi yönünden siyaset, oldukça anlaşılırdır ve deneylerle sabittir. Merkez denilen şey, parti yönetimiyse çevre, parti tabanı ve bir bütün olarak halk yığınlarıdır. Diyelim ki merkez devletin omurgasıysa çevre, yerellerdeki devlet otoritesidir. Çevre merkeze yaklaştıkça merkezci(devletçi), merkez çevreye yaklaştıkça çevreci(halkçı, milliyetçi, kitle ya da seçmen sevici, kitle kuyrukçuluğu da dâhil mutlak bir şeyci, vesaire) olurlar. Devlet erkini eline geçirenler nasıl ki devletçi, dışarıda kalanlar muhalif oluyorsa bir partiyi yönetenler partici, yeni organları seçen kitle içinde yer almayanlar ve yönetim dışında kalanlar muhalif olurlar.
Planlı çalışma, vaatler, projeler, kısa, orta ve uzun vadeli hükümet programları (ekonomi ve siyasi hedefler) yönünden siyaset, modern dönemin politika yapma ve politika üretme açısından en etkili yoludur. Aynı zamanda bir partinin özgün siyasetinin temeli kabul edilen esaslı bir program da böyledir. Hükümete talip olan partilerin ne veya neler yapacağını, hangi alanları gözden geçireceğini, neleri iyileştireceğini, kalkınma ve ekonomik gelişme konularında koyduğu çıtayı nereye kadar çıkaracağını; seçmenler, baskı grupları, program ve proje ocakları, ilgili, ilgisiz tüm kesimler önceden bilirler ve ona göre hareket tarzı benimserler.
Hiç şüphe yok ki iktidar olmak ve halka hizmet etmek yönünden siyaset; siyasetin doğaya, insanlara ve toplumların hayatına, bireylerin gelecek hayallerine dokunan en somut tarafıdır. Bir şeyi yönetmek, (bir ülkeyi ya da bir beldeyi) hiç şüphe olmasın ki muazzam bir şey ve pozitif enerji demektir. Bu pozitif enerji hem mutlu ve motive eder hem de insanların satın alma gücünü, onların mutfağına giren gıdanın kalitesini ve güvenirliğini, yürüdüğü ya da araçla geçtiği yolların standardını, dinlendiği park ve bahçelerin (yeşil alanların) yeterliliğini, kaldığı otellerin memnuniyet odaklı faaliyet göstermesini, sağlık ve eğitim hizmetlerinin ulaştığı düzeyi, bindiği toplu taşıma araçlarının çeşitliliğini ve ulaşılabilirliğini, kısacası onların hayatlarının her alanını olumlu yönde etkiler. Söz konusu pozitif enerji, aynı zamanda yurttaşların hayatlarından duydukları memnuniyeti de artırır.
İhtiyaçlar yönünden siyaset, en uçta bulunan gruplardan tutun da toplumun en geniş kesimlerinin istem ve taleplerine cevap vermeye hazır olan ve bunun için kafa yoran siyaset tarzıdır. Her türden dezavantajlı gruplardan başlayarak toplumun bütün kesimlerini gözeten bu tarz, siyasetin açtığı en esnek kanallardandır ve siyasette yeni alan açmaya oldukça müsaittir.
Değiştirme ve dönüştürme gücü yönünden siyaset, bu türden siyaset ileri atılımlar, kalkınma ve refah gibi konularda insanlığın yararına işler yapma aracı olabileceği gibi; insanları başkalaştıran, bir ülkeyi geriye götüren ve halk yığınlarının yaşam standardını olumsuz şekilde etkileyen araç haline getirilebilir. Nihayet biliyoruz ki tarih boyunca güç, insanları başkalaştırmıştır. Devlet yönetmenin ve siyaset alanının gücü de ne yazık ki insanları çok kolay başkalaştırmakta hatta yozlaştırabilmektedir.
Başkalaştırma ve başkalaşma yönünden siyaset, bu tarz bir siyaset, sunduğu fırsatlar ve yönetmekten-hükümet etmekten-kaynaklanan güç nedeniyle insanları başkalaştırdığı gibi kişileri ve kurumları yozlaştırır, onları yollarından çıkarır, hedeflerinden uzaklaştırır. Kitle kuyrukçuluğu, popülizm ve daha pek çok şeyden ötürü, program amaçlarından uzaklaşma ve hedeflerden sapma gibi nedenlerle partiler ve örgütler başkalaşır, yani olduğundan başka bir şeye, farklı bir yapıya dönüşürler. Bu tür örgütsel yapıların siyasette yeni alan açmak konusunda hiçbir zaman güçlükleri olmaz. Zira bu yapılar, siyasetin en esnek örgütleridir.
İdealler yönünden siyaset, değiştirme ve dönüştürme gücünü kullanan, ahlaki değerler ve yerleşik teamüllerin insan odaklı olanlarını el üstünde tutan, gerektiğinde onları köpürten ve parlatan siyasettir. Bu tarz, onura tutunanların ve tarz yaratanların politik alanıdır. Böyle bir araca binenlerin, çoklukla siyasette yeni alan açma derdi yoktur.
Davranış biçimi, düşünce yapısı yönünden siyaset, siyaset sosyolojisinin tabiatına aykırı olsa da, özel amaç hareketleri ve kadro partileri için olmazsa olmazdır. İktidar hedefleri olmasa da kimi kesimler için vazgeçilmez politika yapma, elde bir siyasi örgüt bulundurma yöntemidir. Lider ve onun kurguladığı ideolojinin belli sayıda inançlı kadro tarafından devam ettirilmesi, geliştirilmesidir. Liderlerin hem teorisyen hem ideolog hem de tek seçici olduğu siyaset sahnesinin kısıtlı olanaklarla yol alan politik araçları bu gruba dâhil edilebilir.
Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme yönünden siyaset(pragmatizm-yararcılık), parlamento hedefi olan kadroların, dini referansları olan siyasi hareketlerin ve egosu en az yönettikleri partiler kadar güçlü olan yönetim kadrolarının tarzıdır. Son iki paragraftaki siyaset yöntemi, yeni alan açmaya en çok gereksinimi olan politika yapma yöntemleridir.
Makyavelizm yönünden siyaset, esnek olmakla prensip ve ilkelerden yoksun olmak arasında bocalayan, dünle bugün, bugünle gelecek arasında bağ kuramayan, dün dündür bugün de bugündür diyen, zikzak çizen ve yalpalayan, iktidar olmak yolunda her şeyi mubah sayan ya da her şeyi göze alan bir siyaset alanıdır. Bu alanın kapıları ardına kadar herkese ve her türlü tavırsızlığa açıktır. Yeter ki lidere biat edilsin, onun sözünden ve yolundan çıkılmasın.
Program ve proje ocakları, Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil Toplum Kurumlarıyla ilişkiler yönünden siyaset, kılcal damarlarla ana damarlar arasındaki ilişkiye benzer bir duruma işaret eder. Program ve proje ocaklarına açık bir siyaset tarzı ve sivil, demokratik kurumları gözeten politik anlayış, kuvvetle muhtemel toplumun dinamik unsurlarınca sürekli ve kesintisiz olarak beslenir. Bu kesimle siyaset yapanların siyasette yeni alan açması temel faaliyetlerden ve işlerin kolayından sayılır. Bu tarzın varlık nedeni; sayısal olarak çoğalmak, gündemde kalmak, gündem yaratmak ve belli güç odaklarıyla işbirliği kanallarını açık tutmaktır.
Gençlik ve kadın sorunlarına çözümler üretmek yönünden siyaset hem çok özel ve özgündür hem de konvansiyoneldir. Hiç kuşku olmasın ki geleneksel yöntemlerin bile yetebileceği bu iki alan tahkim edildiğinde ya da bu alanın dinamiklerine ait enerji siyaset odağına kanalize (yönlendirmek, bir düzene koymak) olduğunda, ortaya bambaşka bir politik yapı çıkar. Geleceğini garanti eden, evlerin içine kadar giren bir politika; her zaman canlı ve dinamik kalır, ilgi odağı olur, toplum kesimlerinin destek ve ilgisi açısından sinerji (görevdeşlik) yaratır. Kadın ve gençlik kitlesine dayanan ve onlarla birlikte siyaset üreten yapıların, siyasette alan açmaya en uygun yapılar ve politik kurumlar olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer yandan siyaset, ekonomik ve toplumsal ilerleyiş yönünden komple gelişim sağlamak için hem bireysel hem kolektif bir eylemdir. Başka bir deyişle tek tek yetenekler yönünden bireysel, yetenekleri ortaklaştırma imkânı, yaygın etkisi ve dönüştürücü gücü açısından kolektiftir. Politika yapmanın temel amaçlarının en başta geleni, toplum yararına genelde ya da özelde rol almak, görevler ve sorumluluklar üstlenmektir. Yukarıda ifade edilen komple gelişim sağlamak cümlesindeki murat, eksiksiz ve her şeyin tamam olma durumuna, yani her bakımdan gelişme, ilerleme, teçhiz ve tahkim olma haline tekabül eder. Daha somut biçimde ifade edilirse otoyollar, bölünmüş yollar, toplu konut projeleri, barajlar, hukuk, eğitim ve sağlık, sanayi, teknoloji ve bilişim, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi, demokrasi ve insan hakları, özgürlükler, yurttaş eşitliği, yurttaşların yaşam tarzındaki serbestlik gibi alanlar eşanlı gelişince komple gelişimden söz edilebilir. Kısacası komple gelişim, her şeyin yoluna girmesi veya iyileştirilmesidir. (Aynı zamanda bu paragraf, siyaset kavramının belki de en masum tanımı ve tarafıdır.)
Siyasette yeni alan açmak arzusu kadar, mevcut durumu korumak isteğinden de söz edilebilir. Bu da olmasa ne yaparız, bu halimiz hiç yoktan iyidir diyenler; bizim de kapımız açık olsun diyenler; küçük olsun benim olsun diyenler; her nasıl olursa olsun benim bir örgütüm olsun diyenler her zaman vardır, var olacaktır. Biliyoruz ki halktan talep gelmediği halde partiler kurulabilir, bir talebi karşıladıklarını varsayabilir, bir talebi örgütlemeyi amaçlayabilir, kıymet ve değerlerini yukarıda görebilirler.
Bilindiği gibi ekonomide bazen mal ve hizmet fiyatları artmadan varlık fiyatları artabilir. Borsadaki kimi hisse senetlerinin fiyatlarındaki artışlar gibi. Kimi hisseler, gerçek fiyatlarının çok üstünde değerlere ulaşabilirler. Siyasi yapılar da güç ve etkileri, gerekli oldukları ve oturdukları taban konusunda, gerçek durumlarından daha yukarıda ve daha fazla değer ifade edebilirler.
Siyasette yeni alan açmak, genellikle iktidar için gündeme getirilse de, daha iyisini bulma arayışı bakımından yeni alan açmak konusu önemli bir insani çabadır. Zira biliyoruz ki herkes iyiyse yaşamın bir anlamı olmaz. Her şey kendi yolunda ve olması gerektiği gibi olursa insana ve doğaya dair hiçbir hedef kalmaz. Bu durumda da yaşamanın bir anlamı olmaz. Pek çok türden ideal gerçekleşir, tabiat olması gerektiği gibi korunur ve her şey dengede kalır. Denebilir ki kötülüktür ya da kötülükle mücadeledir hayatı güzelleştiren. Kötü olmazsa kimse iyiyi anlamaz, kötü olmazsa iyinin değeri olmaz. Kötü ve kötülük olmazsa iyiye ve güzele dönük mücadelenin cephesi bu kadar geniş ve kapsamlı olmaz.
Unutulmamalıdır ki, yerleşik değerler, toplumsal baskı, kurumsal yapılar, toplumsal alanı düzenlemeye dair uygulamalardaki saydamlık, veri paylaşımı ve kontrolü, yeni iş alanları, demokrasi ve özgürlük pratiğinde olduğu gibi siyaset ve siyaset sosyolojisi üzerinde de etkilidir. Siyasette yeni alan açmak; güzergâhı genişletmek, benzeşenlerle daha sıkı ilişkiler kurmak, yaygın örgüt ağlarına ulaşmak günümüzün bu gözde noktalarına dikkatlice eğilmeyi gerektirir.
Biraz fayda sağladığı halde çok fazla rahatsızlık veren haller vardır. Hatta kimi haller var ki sağlayacağı fayda, vereceği rahatsızlıktan fazladır. Bu yüzden bazı konuları konuşmak, öğrendiğimiz şeylerin sağlayacağı yarardan daha çok rahatsızlık verebilir. Tamı tamına olmasa da, siyasetin özgün alanı da böyledir. Zira kimi siyasi yapıların itibarı, gücü ve etkisi, onun çapından, kapladığı alandan, tabanının sayısal çokluğundan daha fazladır.
Siyasette alan açmak çoğu zaman kadroların niteliğine, istek ve iradesine, parti aracını nasıl ve ne şekilde yönetmek istediklerine bağlıdır. Kimimiz ya da çoğumuz, hakkımız olmadan, hak etmeden bazı görev ve sorumluluklar almışızdır. Bazen bizden başka kimse olmadığından, bizim durumumuz daha uygun olduğundan, mekân ve olanaklar bakımından elverişli şartlara sahip olduğumuzdan bazı postlar giyebilir, bazı zor ve önemli görevler üstlenebiliriz. Ne var ki hepimiz aynı başarıyı, aynı sağlam iradeyi gösteremeyebiliriz. Kimimiz o görev ve sorumluluk altında ezilebilir, şımarabilir hatta başka biri olabilir (başkalaşabilir).
Kimimiz az ya da çok, iyi ya da kötü üstlendiği görev ve sorumluluğun gereğini yapabilmiştir. Kimimiz kişisel ikbali ve egosu için siyasi roller almıştır. Kimimiz yönetim aşkı ve belli avantajlar elde etmek uğruna siyasete soyunmuştur. Kimimiz siyaset sahnesini ve siyasetin bu gücünü, kendisini ve çevresini kalkındırmak için önemsemiştir. Kimimiz de bu tür görevleri arkadaşlarını, birlikte siyaset yaptığı, yola birlikte çıktığı insanları harcamak, onların önüne geçmek için bir fırsat olarak görmüştür. Ne acıdır ki tarih böylelerini de “lider” olarak kayıtlara geçirmiş, geçirmektedir.
İşte siyasette yeni alan açmak, bazen de yukarıdaki kişiliklerin gölgesinde şekillenir, onların izlerini taşır, onların etkisini, gölgesini yansıtır. Ziya Paşa’nın ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözü ile siyasette yeni alan açmak uğraşısı arasında doğru bir orantı vardır. İyiler iyidir, iyi iyidir. Rengi, dini, dili, ırkı ne olursa olsun bu böyledir: İyiler iyidir, iyi iyidir. Nerede olursa olsun, hangi mecrada yürürse yürüsün iyiler iyidir, iyi iyidir.
Açık ki siyasette yeni alan açmakla modernlik arasında güçlü bir ilişki var. Zira metodoloji (yöntem bilim), siyaset için oldukça ilave yararlar sağlar, hele bilişim çağında yol bilerek, yöntem izleyerek yapılan her şey, siyasi kuruma güç, kıvraklık ve geniş manevra alanı sağlar. Mesela modernliğin kendisi iyi bir şeydir ama ne o ne de onun ruhsatlandırma ısrarı, siyasette yeni alan açmaya yetmez. Siyasette yeni alan açmak şöyle dursun bu ısrar belki de saplantı, demokrasiye bile zarar vermiştir, verecektir.
Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz diyen Menderes ve hilafet çağrısı yapan kimselerin amacı siyasette yeni alan açmak olduğu sürece demokrasilerde bunun yeri vardır. Ne zaman ki bu istek, amaca ve ulaşılması gereken hedefe dönüşür, o zaman hem tehlikeli hal alır hem de demokrasiyi tehdit eder.
Sık sık değişen görüş, düşünce veya davranışlara sahip olan ve kararsızlık içinde kalarak ne yapacağını bilmeyenlerin, kıblesi tutarlılık, omurgalı tutum almak ve onura tutunmak olanların ve bu kesimlerin kurduğu partilerin siyaset sahnesindeki turnusol kâğıdıdır, siyasette yeni alan açmak iradesi. Özetle siyasette yeni alan açmak; siyasi yapılar ve siyasi kadrolar yönünden her yiğidin, yoğurdu kendine uygun şekilde üflemesi kadar birbirinden farklılıklar içerir.
Son söz yerine, siyasette yeni alan açmak, politikanın güzergâhını genişletmek, siyasi bakış açıları benzeşenlerle daha sıkı ilişkiler kurmak, yaygın örgüt ağlarına ulaşmak günümüzün gözde noktalarına dikkatlice eğilmeyi gerektirir. Bir kez daha belirtmek gerekirse bu noktalar; yerleşik değerler, toplumsal baskı, kurumsal yapılar, toplumsal alanı düzenlemeye dair uygulamalardaki saydamlık, veri paylaşımı ve kontrolü, yeni iş alanları, demokrasi ve özgürlük pratiğinde olduğu gibi siyaset ve siyaset sosyolojisi alanıdır.